Hürrem

Bu sayfa Hurrem.Net web sitesi adı ile muhteşem yüzyıl dizisinin yayınlandığı dönem açıldı. Hürrem Sultan ve Kanuni Sultan Süleyman dönemi ile akalı konular yer almaktadır.

Dizi içersinde yer alan olaylara farklı bakış açıları sunmakta. Ve gerçek tarihi bilgiler içermektedir.

O dönem dizinin de etkisi ile kitlenin sık merak ettiği önemli olay ve konuları üzerine yazılar yayınladık. Yüzbinlerce ziyaretçiyi bu sayfa altında ağırladık

Kudüs'ün İngilizler Tarafından İşgali 9 Aralık 1917

Kudüs’ün Teslimi
9 Aralık 1917 günü Osmanlı Devleti’nin son Kudüs Mutasarrıfı –İngiliz kaynakları yanlış olarak Kudüs Valisi olarak verirler- İzzet Bey, Belediye Başkanına bir teslim mektubu vererek sabah erkenden şehirden ayrıldı. Ayrılmadan önce de telsiz makinesini çekiçle paramparça etti.

İzzet Beyin 8/9 Aralık 1917 tarihli imzaladığı belgede Osmanlıların dinî binaların tahrip olmasından çekindiği için şehirden çekildiği, buralara muhafızlar yerleştirildiği ve İngilizlerin de aynı yolda hareket edeceğinin umulduğu ifade edilmişti. Ekte yer alan belgenin resminden,
propaganda amaçlı olarak şehrin bir duvarına da asıldığı anlaşılmaktadır. Belge sadeleştirilmiş hali şudur:

“İngiliz Kumandanlığı’na..

2. Abdülhamit Han'ın Filistin Hassasiyeti

Prof .Dr. Ahmed Akgündüz
Yüce Ecdadımız, Yahudilerle olan münasebetlerinde, Kur”anın şu düstur ve ikazını gözden uzak tutmamıştır.
“Andolsun ki, Yahudilerle Müşrikleri, mü”minlere düşmanlık bakımından insanların en şiddetlisi bulacaksın.” [1].

Hz. Musa'ya "Sen ve rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız!" dediler.

Maide Suresi'nde Hz. Musa nın kavmini vadedilmiş topraklar için savaşa davet etmesi ve kavminin hadsiz cevabı....

﴾21﴿ Ey kavmim! Allah’ın sizin için (vatan olarak) yazdığı kutsal topraklara girin, sakın geri dönmeyin, sonra kaybedenler siz olursunuz."
﴾22﴿ Dediler ki: "Ey Mûsâ! Orada zorba bir topluluk var, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Ama oradan çıkarlarsa biz hemen gireriz."
﴾23﴿ Korkanlar arasından Allah’ın kendilerine lutufta bulunduğu iki cesur adam şöyle dedi: "Kapıdan üzerlerine hücum edin; oraya girdiğiniz an artık kesinlikle siz galipsiniz. Eğer müminler iseniz ancak Allah’a güvenin."
﴾24﴿ İsrâiloğulları, "Ey Mûsâ! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız!" dediler.

Hz. Yuşa'nın Savaş Stratejisi

Hz Yuşa. hazırlıklarını tamamlamış son kontrolleri yapıyordu. Hz. Allah'ın emriyle kendisine inananlar da cihat için hazırlardı.

Hz. Yuşa emir vermeden önce ordusuna bir konuşma yaptı. Konuşmasında zikrettiği özelliklere sahip olanların savaşa katılmasını istemiyordu.
*Yeni evlenmiş olanlar
*gebe olup yavrulaması yakın olan hayvana sahip olanlar
*ev inşasına başlayıp tamamlamayanlar

Hz Yuşa bu önemli savaşta dikkati dağınık , savaşa kendisini tam manasıyla veremeyecek kişileri istemiyordu.Hz . Yuşa çok bilgili, stratejik dehaya sahip iyi bir komutandı.Ordusunu en iyi şekilde yöneterek, Hz Allah'ın inayetiyle muzaffer kıldı.

Vadedilmiş Topraklar Neresidir?

Hz. Allah Musa a.s vasıtasıyla kavmine Tevrat'ta geçen emirlerİ yerine getirip nehilerden kaçınmalarıve birtakım imtihanları başarıyla geçmeleri halinde vadedilmiş topraklarda hükümranlık elde edebileceklerini bildirdi..

Talut-Calut Kıssası ve Kudüs'ün Fethi

T â l û t kimdir?

Tâlût, İsrailoğulları’nın meliki idi. Esas adı Saul'dür.

“Tâlût”, kelime olarak İbranice bir lakabdır. Arapça “Tûl” kelimesi ile alakalıdır, aşırı derecede boylu ve kudretli anlamına gelir. [Goldziher, Der Mythosbei den Hebraern, 162 vd.]

Kur'an'da iki yerde Tâlût kelimesi geçmektedir. Birkaç yerde de, ona işaret eden zamirler bulunmaktadır.

Hz Davut'tan Kur'anı Kerimde Övgüyle Bahsedilirken Tanah'ta Zina ve Adam Öldürmeyle İtham Edilir!!!

Kur'anı Kerim'de birçok yerde Hz Davud'un yüce ahlakındam hakemliğinden , zikrinden , orucundan bahsedilir.

Örneğin; Sad Suresinde Hz. Allah şöyle buyurur:
21 - Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.

22 - Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.

23 - Biri: "İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartışmada beni yendi" diye anlattı.

Hz Süleyman'ın Sarayı ve Belkıs

Tarih, yaklasik olarak I.Ö. 970-931 yillari arasinda yasadigi düsünülen Hz. Davud'un oglu Hz. Süleyman'in kurdugu muhtesem kralliga sahitlik eder. Öyle ki Hz. Süleyman, babasindan sinirlari Misir'dan Firat'a kadar uzanan bir krallik devralmis ve kisa sürede hakimiyetini güçlendirmisti. Ve kendi yasadigi dönemde öylesine büyük bir hakimiyet kurmustu ki, Allah'a olan imaninin ve üstün aklinin kendisine kazandirdigi bu ihtisam, yüzyillar sonra bile insanlarin hayranligini ve dikkatini üzerine çekmeye devam etmektedir.Hz. Süleyman'in hayati, Allah'a gönülden iman eden bir müslümanin aklinin ne kadar fazla, ufkunun ne kadar genis oldugunu bütün insanliga gösteren çok çarpici bir delildir. Hz.

İftira Romanlarına En Güzel Cevap

Tarihle ilgili gördüğü hemen her kitabı alan biri olarak, tarihî romana daha temkinli yaklaşıyorum. Çünkü birkaç yıldır ülkemizde başlayan ve Osmanlı kadınefendilerini konu alan tarihî roman furyası ile tarihin nasıl acımasızca karalanabileceğini ve masum insanlara nasıl bu kadar kolay iftira atılabileceğini görmüş bulunmaktayım.

Safiye Sultan ile başlayan; Bir Hürrem Masalı, Nurbanu, Hatice Sultan ve Kiraze ile devam eden bu karalama kampanyasında, Osmanlı kadınefendilerinin; çıkarcı, maddeci, makam ve mevki düşkünü, gayri ahlâkî tavırlar içinde gösterilmeleri doğrusu rahatsız edici. Bu kitapları kaleme alanların ciddi birer tarihçi olmamaları bir yana, dünyayı yöneten bir sarayın mensuplarına mal edilen akıl almaz hafiflikler de aslında gerçeklerle bağdaşmıyor. Çünkü romanlarda bu kadınefendilere yakıştırılan tavırlar, Osmanlı harem sistemi denen ve çoğu sözlü kurallara bağlı disiplinli bir müessesede sergilenmesi mümkün olmayan şeylerdir. Valide sultan idaresindeki haremde, padişahlar bile gönlünce hareket etme özgürlüğüne sahip değildi.

Kıbrıs'ın fethi

Türkiye için her devirde hayatî önem taşıyan yeşil ada KIBRIS. Bazı cahillerce becereksiz sanılan Hürrem Sultan'ın oğlu 2. Selim Han tarafından feth edildi. Osmanlı'nın en becereksizi Kıbrıs fatih'i olurken, bize en becerekli diye gösterilenler LOZAN'da hakları olan kıbrısı ingilizlerden istemekten bile korktular.

Kıbrıs'ın fethi 50 bin şehide maloldu. Adaya, Konya ve İçel yöresinden getirilen Türkler yerleştirildi. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Akdeniz'de Türk hâkimiyetine karşı koyacak devlet kalmamış, Haçlılar birleşip en güçlü donanmayı meydana getirseler bile yenilmekten kurtulamamışlardı. Fakat, Akdeniz'in doğusunda kalan Kıbrıs ve Girit adaları hâlâ işgal edilmemişti.

II.Bayezid zamanında Kıbrıs Adası Venedik hâkimiyetine girmiş ve bir meclis tarafından idare olunmaya başlamıştı. Venedikliler Kıbrıs için Memlûkler'e vermekte oldukları yıllık 8 bin duka altın tutarındaki vergiyi kabul etmişlerdi ve o zamandan beri bu vergiyi Osmanlılarca aksatmadan ödüyorlardı. Bu sebeple Kıbrıs'ın fethine teşebbüs edilmemişti. Fakat, vergi verdiği için serbest bırakılan Kıbrıs'ta Venedik donanması gittikçe kuvvetleniyor, bunlar ve burada üslenen korsan gemileri zaman zaman Türk tüccar ve hacı gemilerini vuruyor, Anadolu ve Suriye kıyılarında soygun yapıyorlardı. Batı Avrupa'da bazı ülkelerin kıyıları hariç olmak üzere Akdeniz'in bütün kıyılarına ve yüzlerce adasına sahip olan Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs Adası'nı serbest bırakması, hele bu adada üslenen korsanları cezalandırmaması, Doğu Akdeniz'de güvenliği bozan Kıbrıs'ı topraklarına katıp kontrol altına almaması düşünülemezdi.

Kardeş katli maddesi Fatih’in midir?

Yığınla kavramı tek bir çuvala doldurarak tartışmanın iflah olmaz tiryakileriyiz. Kardeş katli de Osmanlı tarihi alanındaki bu “metafizik çuvallar”dan birisi; belki de birincisi. Baba da öldürülse, torun da, yeğen de, amca da; hepsini torlayıp toplayıp kardeş katli çuvalının içerisine dolduruyoruz. Fark etmiyor bizim için.

Devlete isyan sebebiyle de öldürülse, suçu sebebi yokken de öldürülse, adı kardeş kardeşi öldürdü oluyor. Metafizik çuvallarımız dolup taşıyor. Uzaktan bakarak tarihin bir “mezbaha”yı andırdığını düşünmeye başlıyoruz.

Bütün aksine iddialarına rağmen Çetin Altan da bu mezbaha meraklılarından biri. Ona göre Osmanlı tarihi, “kanlı bir antoloji”dir.

Fatih’in kardeşi Ahmed, Hind’e padişah olmuştu

Hem, dedim, senin okuduğun tarih kitaplarında Fatih’in tahta geçer geçmez bir yaşındaki kardeşi Şehzade Ahmed’i boğdurduğu yazılıdır, değil mi? Bu yüzden de birçok kimse, “Kanunnâme”deki “kardeş katli”ni sözümona ‘emreden’ maddenin yazarı ve uygulayıcısı olduğuna inanır Fatih’in. Şayet bu kadar önem verilen bir “kanun” idiyse bu, neden aslını bulamıyorlar, söyler misin bana?

Yani Kardeş Katli’ni kanunlaştıran Fatih değil miydi? Bütün bildiklerimiz yanlış mı şimdi? Ne yalan söyleyeyim, hem rahatladım, hem de kafam allak bullak oldu…

Muhteşem Yüzyıl değil, 'uçkur davası'

Şuna 'Muhteşem Yüzyıl' değil 'uçkur davası' desene! Muhteşem Yüzyıl" dizisinin senaryosu, daha ilk bölümden belli ki, 1920'li yıllarda yazılmış bir kitapla, İngiltere Kraliyet ailesi, Tudor sülalesinin en uçkuruna düşkün kralı VIII. Henry'nin yaşam öyküsünden harmalanmış!

Aragon Prensesi Katharine, Ann Boleyn, Jane Seymour, Katherine Howard ve daha nice hatunla, salt tahttan aldığı gücü kullanarak evlenmesini, erkek evlat doğuramayanların kellesini almasını, sarayda kadın, kız, dişi ne varsa canlı yaratık bırakmayıp hepsiyle halvet olmasını, ayrıntılı bir biçimde anlatan "TUDORS" adlı diziyi nasıl da çağrıştırıyor. Bu kadar olur! Ama tabi "Tudors"da çok sağlam, tarihsel gerçekleri yansıtan bir senaryo var, birinci sınıf oyuncular var, teknik kusursuz... Ama aşna fişna bizim "Muhteşem Yüzyıl"la bire bir örtüşüyor! Orada da işveli ve de cilveli bir eşcinsel var, kadınların arasında dolanıyor; tam bir dedikodu kumkuması. Birbiriyle itişip kakışan hatun dolu, kralın hem gözüne hem de yatağına girmek için çaba harcayan. Ann Boleyn ise sanki Hürrem'in gençliği!

Osmanlı torunları da 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinden rahatsız

Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını anlattığı ileri sürülen ve yayımlandığı gün tepkilere sebep olan "Muhteşem Yüzyıl" dizisine en sert eleştiri Osmanlı hanedanı üyelerinden geldi.

Osmanlılar adına konuşan 2. Abdülhamid'in soyundan gelen Şehzade Kayıhan Osmanoğlu, diziden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Diyalogların baştan aşağı yanlışlarla dolu olduğunu ve en çok da harem sahnelerinden rahatsızlık duyduklarını söyleyen Osmanoğlu "Ailecek karar aldık, kendi tarihimizi kendimiz çekip yanlışlıklara son vereceğiz. Ecdad torunları olarak bunu Türkiye'ye anlatacağız ve gerçek Osmanlı tarihi ortaya çıkacak." diyor.

Batılıların hayal dünyasındaki Osmanlı

Osmanlı'nın en güçlü olduğu dönemi kötüleyerek yansıtmaya çalışan batılı tarihçilerin hayal dünyalarında kurduğu Osmanlı, şimdi Türkiye'deki dizilerde kendini gösteriyor.

Tarihçi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak diziyi beğenmediğini söylerken, Kanuni'nin hayatı üzerine bir roman yazan Okay Tiryakioğlu, "Tamamen yabancılar izlesin diye çekilmiş." diyerek dizinin Batı'nın hayal dünyasına hitap ettiğini söyledi. Mustafa Armağan ise Muhteşem Yüzyıl'ın toplumu idealsizleştirmekten öte bir işe yaramayacağını belirtti.