Yavuz
YAVUZ'UN SULTANLIĞI NASIL KALKTI !
Almanlar'ın Goben ve Breslau kruvazörlerinin Çanakkale Boğazı'ndan içeri girerek Osmanlı Deyleti'nin karasularına sığınmaları, Osmanlı peyleti'nin Birinci Dünya Harbi'ne girmesini kesinleştirmişti. Bu iki gemi beş milyon Osmanlı altınına satın alındı, isimleri 'Yavuz Sultan Selim' ve 'Midilli' olarak değiştirildi. Lâkin Cumhuriyet sonrasında "Sultan Selim" kısmı, tipik bir Osmanlı düşmanlığına kurban giderek bir anda kaldırılıverdi.
Meşhur Türk dostu Fransız yazar Cladue Farrere, bu mevzudaki şaşkınlığını şöyle belirtiyordu: "Günümüzün Cumhuriyetçi Türkleri, kendilerini Bayezid in torunları değil de Cengiz'in torunlan sayıyorlar." (Türkler'in Mânevî Gücü, sn. 198)
Kanuni Sultan Süleyman (2)
Devlet yönetiminde görüş ayrılıkları meydana gelmesi doğaldır. Ancak bu görüş ayrılıkları belli bir konuyla bağlantılıdır. O konunun çözümü veya herhangi bir şekilde gündemden düşmesiyle birlikte bu ayrışma da ortadan kalkar. Bazen ise bu ayrışma çok daha köklüdür. Zira ayrışma konusu geçici değildir ve derin bir ihtilafı yansıtır.
Osmanlı devletinin Yavuz ve Kanuni döneminde elde edilen büyük fetihlerden sonra bir duraklama dönemine girdiğini biliyoruz. Osmanlı devletinin gelişmesinin bir gün duracağı tabii idi. Ancak bu kadar büyüdüğümüz yeter düşüncesinin ya da Osmanlı devletinin yeni fetihlerde çok ihtiyatlı davranması talebi Osmanlı devleti ricalinde Kanuni döneminden çok daha önce ortaya çıkmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman (1)
Devri mi, yoksa kendisi mi? Üstat Necip Fazıl, Kanuni'yi, "Devri kendisinden büyüktü" diye değerlendirmiştir. Böylece Kanuni'yi fevkalade veciz bir cümleyle tarihteki yerine oturtmuştur. Kanuni her şeyden önce gayet zengin ve mükemmel bir devlete padişah olmuştu. Buna mukabil Osmanlı devletindeki duraklamanın Kanuni döneminde başladığı da temel bir gerçektir. Osmanlı tarihinin özellikle ekonomik ve mali cephesi üzerinde duran gerçekten kıymetli tarihçiler bu görüştedir. Bu görüşte olan sağcı ve solcu tarihçiler mevcut olmuştur.