Osmanlıda Harem
ABDÜLHAMİD HÂN'IN HAREMÎ
II. Abdülhamid Hân cennetmekân hazretlerinin hanımı Müşfika kadınefendi, kocasının vefatından sonra ve kızının da Avrupa'ya sürgün gitmesi üzerine, İstanbul'da yıllarca yalnız yaşadı...
Kızı Ayşe Sultan'ın defâatle Avrupa'ya çağırmasına rağmen Avrupa'ya gitmedi. Bunun sebebini soranlara:
"Efendim, pek kıskançtı, harem ağaları bile başını kaldırıp yüzüme bakmaktan men edilmişti. Avrupa'ya gittiğimi, yüzümü yabancı erkeklerin gördüklerini kabrinde hissederse güceneceğini, azap duyacağını düşündüm. Onun için de kalbime taş basarak yıllar yılı dâr-ı dünyada evlâdımın hasretine katlandım" diye ibretli bir şekilde cevap verir.
Fazilet Takvimi
Hangisi gerçek harem
Muhteşem yüzyıl dizisi gizli takı reklamları ile dolup taşarken bir taraftanda beyinlerde osmanlı kadınları böyle cıbıldak geziyor imajı vermeye devam ediyorlar..
Utanmasalar mayo ile sarayda dolaştıracaklar. Ama bir de gerçekler var. 19. yy da pikniğe giden osmanlı hareminden çekilmiş gerçek bir fotograf ile dizide insanların beynine işlenmeye çalışılan harem arasındaki farkları siz bulunuz?
Bir tarafta kolları açık sarayın balkonundan istanbulu izleyen hürrem sultan, diğer tarafta çarşaflı harem kadınları. Dizinin ne kadar gerçeklerden uzak olduğunun açık belgesi. Çarşaflı harem manzarasını kimse izlemez üstüne üstükte islam propagandası olurdu değil mi?
Beyin göçünün osmanlıca kod adı: DEVŞİRME
Devşirme konusunda yazıp çizen çok oldu. Osmanlıyı tamamen ele geçirdikleri yönetime hakim oldukları vs. vs.
Fakat aynı kişilere bugün Türkiye'ye beyin göçü olsa diye sorulsa en ön saflarda alkış tutarlardı! Beyin göçü nedir? Yabancı sermaye nedir? Yatırım nedir? TV leri açtığınızda bakınız iki yabancı sermaye geldi diye insanlar bayram ediyor. Biri parasal diğeride düşüncesel!
Osmanlı ilk kuruldugu andan itibaren en büyük yatırımını Beyin Göçü üzerine yapmıştır. Zaten yerli türk halkı osmanlı'nın kurduğu medrese ve eğitim yuvalarında eğitimden geçiriliyor ve türk kültürüne sahiplerdi. Ancak farklı toplumlardan olan zeki ve çalışkan cocukların tamamen türk kültürü ile yetişmeleri mevcut medrese ortamları dönemin şartları çerçevesinde yeterli değildi. Dışlanma ve yeteri kadar entegrasyon gerçekleşmemesi nedeni ile panzehir beklenirken ZEHİR olabilirlerdi.
ENDERUN ve HAREM üniversiteleri bu amaçla kurulmuştu. Bugün bu isimlerin bu kadar çok bilinmesi bizzat sarayın kontrolünde olmasındandır. Fakat osmanlı da sadece enderun yoktu! Bugün gördüğünüz her ihtişamlı osmanlı camilerinin avlularında bahçelerinde bir de enderun kadar güçlü eğitim yuvaları mevcuttu. Birilerin maksadı bağcı döğmek olunca onları görmek istemiyorlar
Her neyse..
Kafandan ne geçiyorsa Harem'i öyle görürsün
Harem üzerinde hep yazıldı çizildi. Neler demediler ki.. Ressamlar oturdu tonlarca yağlı boyalar yaptılar. Yaptılarda yaptılar.
Aslında olayın iç yüzü şu. Herkes kendi fantezisini anlattı. Ortada onları onaylayan bir belge kaynak not hiç bir şey yok. Hatta iddiaların tam aksini gösteren kanıtlar varken. İşte tüm yazılanlar çizilen yazanın çizenin fantezi dünyasının ve hayallerinin ürünü oldu.
Eğer padişah olsaydınız ne yapardınız? Diye anket açılsa,sadece uçkurunu düşünenler esir ettiği kızlarla bol bol fantezilerini anlattılar. Onların beyni sulanmış kafalarında sadece cinsellik ve seksten başka hiç birşey yok. Sadece rüya görüyorler.
Harem, mahrem gizlilik sır. Kişinin namusu.. Sarayda ise padişahın namusu. O devletin namusu. Toplumun namusudur. Padişahların eşleri o toplumun annesidir. Toplumun ırzıdır. Namusudur. Tüm cümle alemin gözü orada..
Osmanlı'da haremin gerçek yüzü
Bir ülkede deprem sözkonusu olursa jeologlar, hastalıklar sözkonusu olursa doktorlar, savaş sözkonusu olursa siyasiler ve askerler konuşurlar. Bu bizim ülkemizde de böyledir. Ancak bizde iki konu vardır ki bunlar üzerinde herkes konumuna, birikimine, eğitimine bakmadan üstelik de allame edasıyla konuşur. Bu konulardan bir tanesi dindir diğeri tarih.
Tarihle ilgili bir şeyler söz konusu olduğunda siyasetçi konuşur, gazeteci konuşur, televizyoncu konuşur vs. Bir Allah kulunun aklına da bu işin profosörleri bulup konuşturmak gelmez. Veya gelir de, onların söyleyecekleri işlerine gelmez.
Tarih deyince her zaman revaçta olan konulardan bir tanesi de Osmanlı ve haremidir.
Bunu içoğlanları takip eder. Ardından valide sultanlar, kadınlar saltanatı, devşirmeler vs. böyle gider.
İlim ahlakına sahip bir tarihçinin Osmanlı haremi konusunda söyleyeceği şeyler çok azdır. Çünkü elinde bu konuyla ilgili yeterli belge, döküman vs. yoktur.
Muhteşem yüzyıl dizisinde kötü niyet var!
Muhteşem Yüzyıl dizisiyle yeniden alevlenen 'Osmanlı'da Harem' tartışmalarına, bu başlıkla bir kitabı bulunan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de katkı yaptı. Akgündüz, "Harem konusunda asıl üzüldüğümüz nokta, ülkemizde yetişen Cumhuriyet dönemi yazarlarının da, belgelere dayalı ilmî araştırma yapmak yerine, yabancı yazarları aratmayacak şekilde ve onların yazdıklarını yahut çizdiklerini aynen taklit ederek yazılar kaleme almalarıdır. Bunların hemen hemen tamamı, doğru olmayan bilgilerdir." dedi. Hürem Sultan'ın bugünkü ilahiyatçılara taş çıkaracak bilgiye sahip olduğunu kaydeden Akgündüz, "cariyelerle halvet" konusuna da açıklık getirdi.
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Cihan Haber Ajansı'na verdiği mülakatta 'Muhteşem yüzyıl' dizisiyle yeniden gündeme gelen tartışmaları değerlendirdi. Osmanlı'da saray hayatının Batıdakilerle karıştırıldığını ifade eden Akgündüz, şu ifadeleri kullandı: "Maalesef Türkiye'de televizyon dizileri, sanatçılar, romancılar ya da basın mensupları Osmanlı'yı değerlendirirken Batıdaki tarzlara bakarak değerlendirme yapıyorlar. Harem ile ilgili Batı'da ya da Türkiye'de yapılan müstehcen yayınların hiçbiri doğru ya da orijinal değil. Bunlar Batılı ressamların vs. hayal ürünleridir."
En fazla 4 cariyeyle nikah kıyılabilir
Prof. Ahmet Akgündüz, padişahların 'çok eşliliği' ve cariyelerle halveti konusuna ise şöyle açıklık getirdi:
"Bir padişah, veya siz, isteseniz İslam'a göre, İslam hukukuna göre bir cariye ile de nikah kıyabilirsiniz. Nikah kıydığınız an, o cariye sizin hanımız olur. Nikah kıydığınız cariyelerin sayısı dördü geçemez. Bu önemli bir hukuki statü. Şayet bir çocuğu olur ise o cariyeyi hür hale getirmek mecburiyetindesiniz."
Akgündüz, harem mektebine alınan cariyelerin zekâlarına, ahlaklarına ve güzelliklerine göre, evvela haremin hizmetçi statüsündeki grubu olan cariye, kalfa ve ustalar makamlarına ve sonra da Padişahlar tarafından seçilmeleri halinde Padişah ile karı koca hayatı yaşayan gözde, ikbal, kadın efendi ve neticede valide sultan payelerine kadar yükselme imkânlarına kavuşabildiğini anlattı. Akgündüz, sarayda sayıları bazı dönemler 500'e kadar ulaşan cariyelerin çok büyük bir kısmının hizmetçi grubundan olduğunu dile getirdi.
Harem Nedir Hakkında bilgi
Harem lûgatte korunan, mukaddes ve muhterem yer anlamına gelir. Ev, konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak bir şekilde planlanan, kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan rahatça günlük hayatlarını sürdürdükleri kısımdır. Burada yaşayan kadınlara da harem deniyor olması, İslamiyet´in bu bölümlere, özellikle hane kadınlarıyla belirli bir kan bağı dışında kalan erkeklerin (nâmahrem) girişini yasaklamasından kaynaklanır.
Yazar Aslı Sancar Harem ezberini bozdu
Yazar Aslı Sancar'ın yeni kitabı Harem yayımlandı. Sarayda ve toplumdaki haremi bir arada anlatan yazar bu kez ezber bozuyor. Okuyucuya farklı bir harem portresi sunan ve o haremde yaşamak istediğini belirten Sancar, bunun sebebini ise "Haremde yaşayan her üç kadından biri vakıf kuruyordu. Elbette öyle güzel insanların içerisinde yaşamak isterdim. Ben hala bir vakıf bile kuramadım" sözleriyle açıklıyor