Devşirme sistemi
Enderun-i Hümayun'un eğitim prensipleri
Topkapı Sarayı genel olarak üç bölümden oluşuyor:
Birinci kısım hemen herkese açık olan ve hizmet birimlerinin bulunduğu alan.
İkinci kısım günümüzde biletle girilen ve mutfakların, kubbealtının, has ahırların olduğu kısım. Buraya Birun deniliyor.
Üçüncü bölüm ise tamamen padişaha ait özel bir alan olduğundan harem-i hümayun olarak adlandırılıyor. Bu kısım da iki bölüme ayrılıyor. Birincisi padişahın hanımlarına, annesine ve cariyeler kısmına ayrılmış olan haremlik denilen bölüm, diğeri ise selamlık kısmı diyebileceğimiz padişahın dış hizmetlerini gören erkekler bölümü. İşte bu bölüme Enderun adı verilir ki çok fonksiyonlu, o zamana kadar hiçbir sarayda görülmemiş, fevkalade ileri düşüncenin ürünü olarak teşkilatlandırılmış ve belki de devlete hareket ve hız kazandıran en önemli organı olmuştu.
Osmanlıda içoğlanlar nedir ne değildir
Tarihi kişiliği, iftiraya uğrayan kimliği ve bütün yönleriyle bir imparatorluk müessesesi:
İÇOĞLANLAR
İçoğlanı koğuşlarında disiplin son derece sıkıydı. Yatıp kalkma, çalışma ve dinlenme zamanları dakika şaşmazdı, içoğlanları, Enderûn-ı Hümayun Mektebinden aldıkları terbiyenin mükemmelliği sayesinde Osmanlı Devletine uzun yıllar sadakatle hizmet ettiler.
Beyin göçünün osmanlıca kod adı: DEVŞİRME
Devşirme konusunda yazıp çizen çok oldu. Osmanlıyı tamamen ele geçirdikleri yönetime hakim oldukları vs. vs.
Fakat aynı kişilere bugün Türkiye'ye beyin göçü olsa diye sorulsa en ön saflarda alkış tutarlardı! Beyin göçü nedir? Yabancı sermaye nedir? Yatırım nedir? TV leri açtığınızda bakınız iki yabancı sermaye geldi diye insanlar bayram ediyor. Biri parasal diğeride düşüncesel!
Osmanlı ilk kuruldugu andan itibaren en büyük yatırımını Beyin Göçü üzerine yapmıştır. Zaten yerli türk halkı osmanlı'nın kurduğu medrese ve eğitim yuvalarında eğitimden geçiriliyor ve türk kültürüne sahiplerdi. Ancak farklı toplumlardan olan zeki ve çalışkan cocukların tamamen türk kültürü ile yetişmeleri mevcut medrese ortamları dönemin şartları çerçevesinde yeterli değildi. Dışlanma ve yeteri kadar entegrasyon gerçekleşmemesi nedeni ile panzehir beklenirken ZEHİR olabilirlerdi.
ENDERUN ve HAREM üniversiteleri bu amaçla kurulmuştu. Bugün bu isimlerin bu kadar çok bilinmesi bizzat sarayın kontrolünde olmasındandır. Fakat osmanlı da sadece enderun yoktu! Bugün gördüğünüz her ihtişamlı osmanlı camilerinin avlularında bahçelerinde bir de enderun kadar güçlü eğitim yuvaları mevcuttu. Birilerin maksadı bağcı döğmek olunca onları görmek istemiyorlar
Her neyse..
Devşir ve eğit!
Küçük girişimcilerimiz en çok eğitim meselesinde tereddüt gösteriyorlar. Görünürde haksız da sayılmazlar. "Eğitiyoruz, sonra başka şirketler kapıyor" diyorlar. Yani "yatırımları" boşa gitmiş oluyor!
Yıllardır bu yanlış düşünceyi yıkmaya çalışıyorum. Evvela, eğitilen her insan şirketini terk etmiyor. (Ediyorsa, başka sebepleri de var.) Sonra, ülkenin eğitilmiş insan kadrosuna katkıda bulunmak herkes için iyi değil mi? Siz de icabında başka şirketlerin eğittiği insanları istihdam edebilirsiniz. Her halükârda eğitilmiş insan "stokunu" artırmada yarar var.