Hürrem değil Emmanuel bu yahu!

Yakında yayına girecek “Muhteşem Yüzyıl” adlı dizinin fragmanlarına şöyle bir baktım, inanamadım! Sözüm ona Kanuni’nin gençliği, Hürrem’le aşkının anlatıldığı bir dizi diye tanıtılmıştı kanal sorumlularınca.

Fragmanlarsa, ilk gençlik yıllarımda izlediğim, Emmanuel Arsan’ın romanından yapılan, Silvia Kristel’in başrolde oynadığı “Emmanuel” filmini hatırlattı bana!

İçindeki tarihsel hataları, varsa eğer, şimdilik tarihçilere bırakalım da, Harem konusuna göz atalım kısaca.

Harem, salt bu fragmanlardan bile anlaşabilecek, son derece çarpıtılmış ve örneğin Ellen Michelette’nin yazdığı “Harem” adlı, hadi seks demeyeyim, “iç gıcıklayıcı” romanını neredeyse birebir çağrıştırıyor. Ama Demet Altınyeleklioğlu’nun yazdığı, tarihsel gerçeklerle hayal gücünü harmanlayan “Moskof Cariye Hürrem”le hiç ilgisi yok, örneğin!

Hele hele “The Concubine, The Princess and the Teacher: Voices from the Harem” yani “Cariye, Sultan ve Öğretmen: Harem’den Sesler” adlı kitaptan, uzak durmuş besbelli, kapağını bile açmamış.

Cariye, Douglas Scott Brooks’un kitabında, “Filizten” adlı bir hatundur. Haremde günlerin çok ama çok sıkıcı geçtiğini, Cariyelerin büyük bir çoğunluğunun, bırakın Sultan’ın yatağına girmeyi, Sultan’ı görmediğini anlatır. Sultan, II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Sultan, öğretmense Sultan V. Mehmet’in çocuklarına ders veren İngiliz bir öğretmendir. Onların birebir yaşadığı harem, ahlaksızlığın değil, ahlak ve terbiyenin egemen olduğu, “ev düzeninin” sürdürüldüğü bir mekandır. Terbiye, nezaket ve zerafet ödüllendirilir; şirretlik, yaygaracılık hele hele eşcinsel ilişkilere hiç de hoş görüyle bakılmaz. İşkenceyse...kimsenin aklına bile düşmez!

Harem üzerine yazılmış bir sürü uyduruk kitap vardır batılıların yayınlayıp durduğu yıllar yılı. Fragmanlar eğer dizinin bütününü yansıtıyorsa, o zaman hangi kitaplardan yararlanıldığını sormak hakkımdır sanırım!

Aziz Üstel - Star