Aziz Üstel
Muhteşem Yüzyıl değil, 'uçkur davası'
Şuna 'Muhteşem Yüzyıl' değil 'uçkur davası' desene! Muhteşem Yüzyıl" dizisinin senaryosu, daha ilk bölümden belli ki, 1920'li yıllarda yazılmış bir kitapla, İngiltere Kraliyet ailesi, Tudor sülalesinin en uçkuruna düşkün kralı VIII. Henry'nin yaşam öyküsünden harmalanmış!
Aragon Prensesi Katharine, Ann Boleyn, Jane Seymour, Katherine Howard ve daha nice hatunla, salt tahttan aldığı gücü kullanarak evlenmesini, erkek evlat doğuramayanların kellesini almasını, sarayda kadın, kız, dişi ne varsa canlı yaratık bırakmayıp hepsiyle halvet olmasını, ayrıntılı bir biçimde anlatan "TUDORS" adlı diziyi nasıl da çağrıştırıyor. Bu kadar olur! Ama tabi "Tudors"da çok sağlam, tarihsel gerçekleri yansıtan bir senaryo var, birinci sınıf oyuncular var, teknik kusursuz... Ama aşna fişna bizim "Muhteşem Yüzyıl"la bire bir örtüşüyor! Orada da işveli ve de cilveli bir eşcinsel var, kadınların arasında dolanıyor; tam bir dedikodu kumkuması. Birbiriyle itişip kakışan hatun dolu, kralın hem gözüne hem de yatağına girmek için çaba harcayan. Ann Boleyn ise sanki Hürrem'in gençliği!
Hürrem değil Emmanuel bu yahu!
Yakında yayına girecek “Muhteşem Yüzyıl” adlı dizinin fragmanlarına şöyle bir baktım, inanamadım! Sözüm ona Kanuni’nin gençliği, Hürrem’le aşkının anlatıldığı bir dizi diye tanıtılmıştı kanal sorumlularınca.
Fragmanlarsa, ilk gençlik yıllarımda izlediğim, Emmanuel Arsan’ın romanından yapılan, Silvia Kristel’in başrolde oynadığı “Emmanuel” filmini hatırlattı bana!
İçindeki tarihsel hataları, varsa eğer, şimdilik tarihçilere bırakalım da, Harem konusuna göz atalım kısaca.