En büyük sadrazamlardan bir tanesidir. Yavuz Sultan Selim, onu bu göreve getirmiştir. Uzun süre de bu görevde tutmuştur. Yavuz'un hiddet ve öfkesi malumdur (Bir gün nasipse bunun objektif sebepleri üzerinde dururuz).

Yavuz, sık sık Piri Mehmet Paşa'ya başını kestiririm, boynunu vurdururum gibi tehditkar sözler söyler. Bir gün Piri Paşa, padişahım diye yalvarır. "Ne olur dediğini yapta bende her gün boynu vurulmak korkusundan bir kurtulayım" der. Yavuz Sultan Selim güler. "Seni rahatlatmayı bende istiyorum ama ne yazık ki yerine adam bulamıyorum" der. Bu bir padişahın bir sadrazama yapacağı en büyük iltifattır. Kaldı ki Yavuz bunda tamamen samimidir.

Benim Piri Mehmet Paşa ile ilgili olarak asıl anlatmak istediğim, önce onun nasıl vezir oluşudur. Yavuz Sultan Selim Çaldırana ordu varır varmaz harp divanını toplar. Karşıda da Şah İsmail ve ordusu bulunmaktadır. Yavuz, harp divanında bulunanlara ne yapalım diye tek tek sorar. Hemen hepsi, "Ordumuz yorgundur, dinlenelim öyle savaşa çıkalım" demişlerdir. Sıra Anadolu Defterdarı Piri Mehmet Çelebi'ye gelir. O kendinden öncekilerin söylediklerinin tam tersini savunur. "Şah İsmail'in mezhebine mensup olanlar bizim ordumuzun içinde de mevcuttur. Gecikirsek iki taraf arasında görüşmeler başlar. Ulu ceddiniz Yıldırım Beyazıt'ın Ankara'da uğradığı ihanetle karşılaşabiliriz. Onun için yarın şafak vaktiyle birlikte ordumuz hücuma geçmelidir" der.

Yavuz'un da düşündüğü tam da budur. Bütün divana döner, "İçinizdeki tek rey sahibi adam, ne yazık ki vezir olamamış" der. Çaldıran zaferiyle birlikte Piri Mehmet Çelebi, Yavuz tarafından vezir yapılır ve Piri Mehmet Paşa olarak çağrılmaya başlanır.
Kıssadan Hisse: Burada rey sahibi demek fikir sahibi, doğru düşünce ve isabetli karar sahibi demektir. Bu vakayı ilk okuduğum vakit vezir olmanın rey sahibi, rey sahibi olmanın da vezirliğe getirilmenin bir ölçüsü olmadığını anlamıştım. Acaba zamanımızda vezirlerin yani bakanların ekseriyeti rey sahibi olanlardan mıdır, yoksa değil midir? Takdir aziz okuyucularımızındır.