Kanuni devri

Kanuni devri

Osmanlı, fethettiği yerleri asla sömürmedi. Almadı. Hep verdi. Bu yerlere yatırım yaptı. İngilizler, Vehhabilere altın vermek suretiyle İstanbul’dan Medine-i Münevvereye uzanan demir yolunun raylarını söktürdüler. İstasyonları tahrip ettirdiler.

Kaldı ki o tarihte petrol yok idi. Bazı Türk düşmanlarının Arap ülkelerini sömürdünüz şeklindeki sözleri iftiradır. O tarihte kum tepelerinden başka bir şey yoktu.

Yavuz Sultan Selim bu mübarek topraklarda iken Hakim-ül Haremeyn (Mekke ve Medine’nin hâkimi) denilmesine itiraz etmiş ve “Hizmetkârı” denilmesini istemiştir.

Gözü kara sultan Genç Osman

Hotin Savaşı ile Osmanlılar istediklerini fazlasıyla alırlar. Bir kere Kanuni devri sınırları esas olmak ve hudut boylarındaki Leh kaleleri yıkılmak kaydıyla bir anlaşma imzalar, ayrıca Hotin’e de sahip olurlar. Lehistan eskiden olduğu gibi Kırım Hanı’na bağlanır ve Polonyalılar 40.000 düka altın vergi vermeye razı olurlar.

Bu küçümsenemeyecek bir zaferdir ama Genç Osman dahasını arzular. Gelgelelim bu askerle ve bu komutanlarla sefere çıkılmaz. Zira yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz...