Kanuninin başarısının sırrı Yavuzda gizli!

Mısır fethinde kendine hediye edilen dünya haritasını avucunun içine alıp, “bu bize bile az!” diyen Yavuz Sultan Selim'in hayatını anlatan romanda, Fatih'te adına yapılan caminin sırrı da açıklanıyor...

Hakkında ileri sürülen çok lâf arasında, Yavuz Sultan Selim için en uygun sözü; 10 yaşına kadar yanında büyüyen torunu için Fatih Sultan Mehmet söyleyip; “Benden sonra tahta kim oturur bilmem de, bu Efe Türk’ün yönetiminde, Devlet-i Aliyye en az üç misli büyüyüp dev bir imparatorluk olur!” demişti.

Sultan Yavuz, Mısır fethinde kendine hediye edilen dünya haritasını avucunun içine alıp, “bu bize bile az!” diyerek, dedesini doğruladı. Büyük cengâverin “ibret dolu” hayatı, tüm yaşanmışlarıyla ve gözlerden kaçan tüm gizemiyle, Hasan Basri Bilgin, "Efe Türk, Yavuz Han" isimli romanında anlatılıyor.

Hasan Basri Bilgin Hayat Yayınları'ndan çıkan tarihi romanıyla ilgili detayları Haber 7'ye anlattı.

Kitabınıza neden Efe Türk ismi verdiniz? Bu, sizin bir yakıştırmanız mı yoksa ona bu adın verildiği böyle bir tarihi hadise var mı?
Ona “Yavuz” ismini, 10 yaşına kadar yanında büyüdüğü dedesi Fatih Sultan Mehmet koydu. Fatih, uzun süre Ege bölgesinde valilik yaptı. O bölge halkına göre Yavuz, “Efe” demektir. Fatih Han “Adamın hası” diye niteler bunu ve; “Allah’tan başka hiç kimseden korkmayan, gönlü; insan ve vatan sevgisine tutkulu bir Alparslan!..” diye açıklar. Ayrıca, bir cengaverlik göstergesinde, İtalyan ressam Bellini, çocuk Yavuz Selim’i; “Eroe Türk!” diye coşkuyla alkışlar… Yani, “Efe Türk” söyleminde ünlü ressamın dahi katkısı var. Romanın ismi onlara ait.

kullanTarihi romanlarda yahut filmlerde çoğunlukla tarihsel gerçekler, fantastik kurgulara kurban edilir. Bunun bir örneğini son günlerde dizilerde de izlemekteyiz. Siz, son yıllarda sadece tarihi roman yazan biri olarak kurgularınızı nasıl oluşturuyorsunuz? Yahut romanlarınız, tarihi ne ölçüde yansıtıyor? Hangi kaynaklardan yaralanıyorsunuz? Sizin romanlarınız ne kadar tarihe ne kadar kurgulamaya dayanıyor acaba?
Önce “Selim”i divanından Yavuz Sultan Han’ın özelini tanıdım. Sonra, Efe Türk’ü yazarken, konu olaylarını yerli ve yabancı belgelerden Çapraz bilgilenmeyle seçtim. “Uydurma ve hamasetten” kaçınıp, romanlaştırmadaki zorluğuna rağmen, yaşanmışları tümüyle gerçek belgelere dayandırdım. Tabir-i caizse “Aslının aynı” yani!

Son on yıldır tüm dünyada Osmanlı Tarihi’ne karşı yükselen bir ilgi var. Hem akademik dünyada, hem görsel medyada hem de özellikle roman gibi edebi eserlerde. Siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Çok iyi! Mazisini bilmeyen toplumun geleceği olmaz!.. Şimdi ve yarınki nesillerin mazideki adamlardan öğreneceği çok şey var.

Herkesin Kanuni’yi konuştuğu şu günlerde babası Yavuz’u yazmak düşüncesi nasıl doğdu?
Yavuz Sultan Selim, Türk tarihinin zirvesindeki en muhteşem padişahtır. Hem cengaver hem de kendini halkına adamış son derece mütevazi bir Derviştir. Devlet-i Aliyye’yi Fatih Sultan Mehmet kurmuş, Yavuz Selim, o devleti ebediyete taşımıştır. Kısacası Yavuz Han’ı tanımadan Osmanlı tarihini anlamak mümkün değil!

Yavuz’a ilişkin bilmediğimiz ilginç neler bulacağız bu kitapta?
O, kılıcını sırtında taşıyan hiç yenilgisiz ve eşsiz bir cengaver, Yöneticiliği, “halka hizmet” gören, özveri sahibi bir müstesna Hakan’dır. Devlete ait varlıklar için “Hiçbir şey hiç kimsenin dediği gibi değil, her şey herkesindir!” fikrinin savunucusu ve uygulayıcısıdır. Dedesi Fatih Sultan Mehmet, şahsi gelirinin yüzde 50’sini bakkallardaki “borç defterlerini” bedeli mukabili toplayarak harcardı. Yavuz, bu ölçüyü yüzde 75’e yükseltip, bireysel yardımını İç Anadolu’daki yoksullara ulaştırdı. Tuttuğu meşhur defterlerde, “bazılarının zannettiği gibi” isyancı mezhep taraftarlarının ismi yazılı olmayıp, doğrudan Kimsesiz, Mekansız, fukara listesidir. Bilgelerimiz Osmanlı arşivine girip,o defterlerdeki “bikes, bimekan ve fukara taifesi” başlığını okusun; lütfen!.. Yavuz, üniversitede fizik, kimya, astronomi ve coğrafyanın “temel ders” olarak okunmasını sağlayan müspet ilim sevdalısı ve toplarla tüfeklerle yivi icat eden teknoloji ustasıdır. Sultan Yavuz’un inanç sistemi harika! Mısır dönüşü Antakya’daki Habib-i Necar camiinde bir ay inzivada kalıyor. Müthiş günler yaşıyor orada!

Çukurbostan’daki Yavuz Selim Camii plan olarak Habib-i Neccar’ın aynısı; devasa kocaman yekpare kubbe hiç sütunsuz, doğrudan tonozlar üztüne oturuyor. İşte onun manevi dünyasındaki gizi, Efe Türk’ü okuduktan sonra Yavuz Selim camini çözmek çok olası. Tavsiye ederim.

Yazdığınız romanların gençlerde bir tarih sevgisi oluşturacağına ya da daha çok yönlü bir tarih algısı yaratacağına inanıyor musunuz?
Türk tarihi, dramların yanında çoğunluk; zafer, espri ve latife dolu! Geçmişte yaşanmış herşey, hiç saklamasız, doğru biçimde yazılmalı. Bir de “tarih” anlatımını hamasetten ve masalımsı basitlikten kurtarmak gerek. Şimdi ve gelecekteki nesillere tarihi sevdirmenin yolu, tarihle edebiyatı evlendirmekten geçer. Doğru bilgi, düzgün kurgularla sunulmalı. Başka yolu yok bunun.

Yeni kuşağın, günümüz koşullarındaki konumuna baktığımızda, görsel medyanın etkisi altında kaldığı aşikâr. Bu etkiyle gençler, tarihimiz adına neyi ne kadar öğrenebilir? Ve bu öğrenme, uyanış sürecinde eseriniz hangi görevi üstlenecektir? Bu konudaki bakış açınız nedir?
Ne yazık!.. Şu an medyada “tarih” adına çok yanlış sunumlar var ve bunların toplumu yanıltmak adına olduğunu düşünüyorum. Kitabımla dünya kamuoyuna gerçek Yavuz Selim’i yeterince tanıtacağından eminim.

Yavuz’u ve Osmanlı’yı daha geniş boyutlarıyla okumak isteyenlere hangi kaynakları öneriyorsunuz?
Önce Yavuz Sultan Selim’in şiirlerinin toplandığı “Selimi” divanını okumalı insanlar. Çünkü en iyi tanım; kişiyi yazdıkları ve söyledikleriyle değerlendirmektir, duyumlarla değil!

Bundan sonraki eserleriniz tarihi çizgide devam mı edecektir yoksa yeni sürprizlerle mi çıkacaksınız, eserlerinizi dört gözle bekleyen okurlarınızın karşısına?
Güncel yaşama dönük, sosyal içerikli roman tasarım var. Fakat ondan evvel çok önemli bulduğum iki padişahın daha hayatını yazacağım. Gerisi Allah kerim!

Haber 7
Alış Veriş